29 Mayıs 2017 Pazartesi

Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri ve Avrupa’da yerleşik Türkiye kökenlilerin ilişkilerdeki yeri

Türkiye – Avrupa Birliği ilişkileri ve Avrupa’da yerleşik Türkiye kökenlilerin ilişkilerdeki yeri

Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerde özellikle 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında başlayan ve günümüze kadar devam eden bir güvensizlik ve kötüye gidiş söz konusu…

Tam da bu durum acaba daha da kötüye gider mi diye sorulmaya başlandığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta Belçika’nın başkenti Brüksel’de NATO Toplantısı çerçevesinde AB yetkilileri ile gerçekleştirdiği görüşmelerde Türkiye’nin yeni bir inisiyatif geliştirdiği gözlendi.

Acaba Türkiye Avrupa Birliği’ne zeytin dalı mı uzatıyor?
İlişkilerdeki güvensizliğin ortadan kalkması mümkün mü? Nasıl?
İlişkilerdeki en büyük riskler nerede?
Gümrük Birliği, Vize serbestisi gibi konularda ilerleme bekleniyor mu?
Türkiye ve AB ilişkilerinde Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türkiye kökenli nüfusun etkisi nedir?


Yrd. Doç. Dr. Sezgin Mercan
Başkent Başkent Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi

Doç. Dr. Can Ünver
Göç Uzmanı
Antalya AKEV Üniversitesi Öğretim Üyesi

Nevzat Hoca Anlatıyor – 16. Bölüm
Prof. Dr. Nevzat Gözaydın
Yurtdışında Ramazan gelenekleri


Bağlantılar:

Erdoğan Brüksel temaslarını değerlendirdi




Yayından:
Sezgin MERCAN
       "Böyle bir müttefiklik ilişkisi içerisinde olumlu sonuçlara ulaşılması beklenen bir zirvede yeni karargah,olumlu bir atmosfer,iyi bir ruh halinin çıkması beklenirken aslında öyle olmadığını gördük.
        Gerek NATO müttefikliği açısından gerekse Avrupa ülkeleri arasında dengelerin yeniden dizayn edilmesi açısından bir çalkantılı dönemden geçildiğini söyleyebiliriz. Türkiye de burada kendi ittifak ilişkilerini gözden geçiriyor. Zaten birbirleriyle ilişkileri arasında sıkıntılar var,bir de böyle zeminde bütünleşmesiyle alakalı sıkıntılar olunca bir kriz yönetimi durumu ortaya çıkıyor. Türkiye'ye de bu kapsamda ciddi bir rol düşüyor. Şöyle bir sonuca varabiliriz: Türkiye hep önde gelen ordularından NATO'nun o vurgusuyla öne çıkar ve yabana atılabilecek bir güç değildir.
       Son dönemde AB liderleriyle yapılan toplantılarda  AB'nin ,Türkiye'yle bundan sonra ilişkilerin nasıl gideceğiyle ilgili kafa yorduğunu gördük.
       Uzun ve orta vadeli gidecek bir vizyona gerek var ve buraya da mutlaka sosyal ayağı eklemek gerekiyor. Burada yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın durumunu eklemeliyiz ve aynı zamanda Türkiye'de yaşayan Avrupalılar üzerinden gidecek birtakım stratejileri de göz önünde tutmamız gerek. Ama şu an kendini ifade etmesi gereken taraf Türkiye."

Can ÜNVER
        "Türkiye'nin AB ile olan müzakere süreci geri kabul anlaşmasıyla açılır gibi olmuştu. Hatta 22 sayılı fasılın açılması söz konusu olmuştu. Vize kalkacaktı ve giderek bu vize olayı gündemden düşmeye başladı. Bunun akabinde kanunsuz geçişlerin azalmasıyla birlikte bir soğuma yaşamına başlamıştık. Ama 2016'daki FETÖ darbe girişimiyle ve onun arkasında Türkiye'nin aldığı idari ve adli tedbirler nedeniyle Avrupa'da ciddi eleştiriler,ciddi karşı koymalar başladı. Bunlar Türkiye-Almanya ilişkilerini ciddi biçimde sarsan konulardır. Ama bu zirveden Avrupa Komisyon Başkanı ve başkanla yapılan görüşmelerde kapıların kapanmamış olduğunu görüyoruz. Türkiye hala bir opsiyon olarak AB üyeliğini yaşatıyor.
       AB bir medeniyet,barış projesi olarak başladı. Ancak AB'ye son dönemde bakacak olursak bir güç odağı haline getirip sonra da dünyada farklı bir işlev üstlenmesini beklemek doğru olmazdı. Çünkü bugüne kadar ortak güvenlik ve savunma politikası olmasına rağmen kendi sınırlarının dışına pek bakmıyordu. Bu aslında barış projesi olmanın da bir gereğidir. Yani Avrupa halklarının refahlarının yükselmesi,huzur,barış içinde yaşanılması lazımdır."


Derleyen:Ezra DEMİRHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder